Bu kaçak yapıların sahipleri içinde siyasetin iktidar ve muhalefet bloğundaki bireysel ya da şirket boyutlu isimler var, hiç şüpheniz olmasın
Mersin'le ilgili son iki Büyüteç'te gündeme taşıdığım konuda gelişmeler devam ediyor.
İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Bakan Ali Yerlikaya'nın talimatıyla kente gelip Mersin Emniyeti'nde görüşmeler yaptı. Aldığım bilgiye göre Karaloğlu, bir kez daha kente gelecek ve kamuoyu gündemine yansıyan konular hakkında ilk elden bilgi alıp başkente dönecek.
Asıl iş bundan sonra başlayacak elbette.
Bu arada bir önceki Büyüteç'te duyurduğum ihbar mektubunda adı geçen Mersin Emniyeti'nde narkotik suçlarla mücadele biriminden sorumlu polis müdürü U.A.'nın tayini çıktı.
Emniyet teşkilatında gerçekleştirilen dönemsel tayinler çerçevesinde Mersin Emniyet Müdür Yardımcısı U.A., Bitlis'e gönderildi.
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan Mersin Valiliği'ne gönderilen ihbar dilekçesinde yer alan Mersin Emniyet Müdür Yardımcısı M.E. ise, geçtiğimiz günlerde Emniyet Genel Müdürlüğü'nce re'sen emekli edildi. Söz konusu polis müdürünün Garson adlı gizli tanıktan elde edilen yeni bilgiler çerçevesinde emekli edildiği iddiası var.
İhbardaki diğer isimler halen aynı görevlerine devam ediyor.
Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeleri yine Büyüteç'te aktaracağım.
Bodrum'da yaşananlar dudak uçuklatıyor
Büyüteç'in bugünkü asıl konusu, Türkiye'nin belki de en popüler tatil bölgesi Bodrum'la ilgili.
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir'in edebiyatına ve Mazhar Fuat Özkan'ın "Bodrum… Bodrum…"una ilham veren ilçe günümüzde inşaat rantıyla gözde.
Her ne kadar turizm ve gece hayatı konuşulsa da, Bodrum'un bitmez tükenmez imar rantı iştah kabartıyor.
İktidar ile muhalefetin yanı düzlemde bulunduğu tek alanın Bodrum'un imar rantı olduğunu söylemek yanlış olmayacak kuşkusuz.
Büyüteç'in takipçileri hatırlayacaktır; 31 Mart'taki yerel seçimlerden başarıyla çıkan muhalefeti bekleyen en önemli tehlikelerin başında imar konusu geldiğini 9 Nisan'da konu ettim.
Bodrum'da yaşanan imar rantını tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren Danıştay 1. Dairesi'nin bir kararı elime geçti yakın zamanda.
Danıştay 1. Dairesi'nin görev alanı, kamu görevlileri hakkındaki dosyalara bakarak karara bağlıyor. Belediye görevlileri de devlet memuru konumunda olduklarından dolayı haklarındaki şikayetleri Danıştay 1. Dairesi'nce sonuçlandırılıyor.
Ulaştığım Danıştay kararı, kolayca tahmin edileceği üzere Bodrum Belediyesi ile ilgili.
Aslında Bodrum Belediyesi hakkında geriye dönük epeyce Danıştay kararı var.
Önceki Bodrum Belediye Başkanları Mehmet Kocadon ve Ahmet Aras başta olmak üzere başkan yardımcıları, imar müdürleri, müdür vekilleri, yapı kontrol birimi çalışanları ve zabıta personeli hakkında klasörlerce evrak Danıştay'da incelenip karara bağlandı. Bir kısmı da halen incelemesi devam ediyor.
Büyüteç' e konu ettiğim Danıştay kararı Eski Başkanlar Kocadon ve Aras'la birlikte toplam 16 belediyeciyi yakından ilgilendiriyor.
4 bin 200'den fazla kaçak yapı tespit edildi
Karara esas olan dosya ise, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu'nca hazırlanan "kaçak imar ve inşaatlar" hakkında.
Dediğim gibi, İçişleri Bakanlığı'nca hazırlanan ve Danıştay'da görülen, belediyeciler hakkında İçişleri Bakanları'nca "soruşturma izni verilen" onlarca karar mevcut yargıda.
Elimdeki kararı ilginç kılan başlık ise, ilçe sınırları içinde müfettişlerce tespiti yapılıp rapora bağlanan kaçak imar ve inşaat işlemlerinin sayısı.
Danıştay 1. Daire Üyesi yargıçların imza altına aldıkları altı sayfalık karara göre; ilçede geçen yılın başına kadar 4 bin 242 kaçak yapı tespit edildi.
Belediye Başkanları ve belediye görevlilerine yönelik iddia ise, tespiti yapılan 4 bin 242 kaçak yapının yıkımının sağlanmaması.
Şunu da eklemek lazım; kaçak yapı denildiğinde, tamamıyla ruhsatsız inşa edilen yapılar değil, alınan ruhsata göre inşaatı yapılmayan, projelere ruhsatsız yapılan eklemeleri de anlamak gerekiyor.
İktidar ve muhalefet "kol kola"
Bu kaçak yapıların sahipleri içinde siyasetin iktidar ve muhalefet bloğundaki bireysel ya da şirket boyutlu isimler var, hiç şüpheniz olmasın.
Hatta bir örnek vereyim yakın zamandan…
Bodrum'daki kaçak imar ve inşaat konularının araştırılması amacıyla bir Mülkiye Başmüfettişi Bodrum'a gönderildi.
Müfettişin görev onayının altında dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun imzası var!
Yani, Soylu'nun bakan olduğu dönem.
İlçe sınırları içinde belediyenin verdiği imar ve inşaat ruhsatları üzerinde inceleme yapan müfettiş, AKP'nin önde gelen isimlerinden birisine ait bir inşaat projesini mercek altına aldı.
İnşaatın, belediyenin verdiği ruhsata göre yapılamadığının müfettiş tarafından tespit edilmesiyle birlikte haber
Ankara'ya ulaştı.
Soylu, müfettişe "inşaatın mühürlenmesi" talimatını verdi.
İnşaatın müfettiş gözetiminde mühürlenmesiyle birlikte kızılca kıyamet koptu, deyim yerindeyse.
Bu noktada; Bakan Soylu'nun bakan sorumluluğunda görevini yaptığını söylemek ve kutlamak mümkün elbette.
Ama bir de madalyonun diğer yönünü görünce; Soylu'yu alkışlamak, yerini soru işaretlerine bırakıyor kuşkusuz.
Zira, söz konusu inşaat projesinin sahibi, Soylu'nun AKP'de kendisine rakip olarak gördüğü isimlerden Mücahit Aslan'dı!
Bildiğim kadarıyla Aslan, sürecin çözüme kavuşturulması için devreye aracı konulması teklifini kabul etmedi.
Hatta Soylu görevden alınıncaya kadar projesi mühürlü kaldı.
Müfettişin bu konuda yaptığı raporlamanın da Danıştay'a ulaşan dosyalar arasında bulunduğunu ekleyeyim.
Bir örnek daha…
Muğla Valiliği, geçtiğimiz günlerde ilçedeki bir inşaatın yapımını durdurdu.
İlçede iki kata kadar yapılaşma izni verilmesi uygulaması olmasına karşın söz konusu inşaat için Bodrum Belediyesi beş kat inşaat izni verdi başvuru sahibine!
İlçede şimdiye kadar benzeri bulunmayan inşaata yönelik Bodrum'un dokusunu bozduğu yönünde şikayetler başladı kısa sürede.
Eleştiri oklarının hedefinde, şimdi Muğla Büyükşehir Belediyesi Başkanı olan Ahmet Aras ve ekibinin yanı sıra Bodrum Milli Emlak Müdürlüğü yetkilileri ile Bodrum Çevre Şehircilik ve İklim İl Müdürlüğü yetkilileri var.
Başvuru sahibi ise, Ankara'da pek çok inşaat projesini gerçekleştiren ulusal bir firmanın Ankara Müdürü
Bahadır Gülalioğlu.
Olayı ortaya çıkaran ise, Bodrum'da yaşayan meslektaşım Mustafa Gündoğ.
Hakkında valilikçe soruşturma başlatılan inşaatın bulunduğu alan, aslında Bodrum halkının kullanımına tahsis edilen "Sosyo - Kültür Tesis Alanı".
Yürürlükteki mevzuata göre, sosyo – kültürel alanlar satılamaz!
Buna rağmen söz konusu alan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında, 8 Temmuz 2021'de açık artırma kapsamına alındı.
Satış sonucunda, 2 bin 758 metrekarelik "sosyo - kültürel tesis alanı" alanı 6 Milyon 75 bin 32 lira 32 kuruş liraya ve taksitle satıldı.
Alanın devir işlemi 15 Şubat 2022'de ipotekli olarak gerçekleşti.
İhaleye çıkış rakamı 6 milyon 68 bin 964 lira olan alanı, başka hiç kimsenin başvurmadığı ortamda Bahadır Gülalioğlu, sadece 6 bin lira artışla satın aldı.
Bodrum'da kıymetli arazi, metrekaresi 2 bin 200 liradan yüzde 25'i peşin ve 24 ay vadeli ödemeyle sahibini buldu.
Sonrasında inşaat için ruhsat süreci başladı. Bodrum Belediyesi ilçede hiç görülmemiş biçimde beş katlık inşaat izni verdi.
Görülmemiş inşaat izni konusunda, CHP'de halen aktif siyaset yapan bir siyasetçinin devreye girdiği iddiası mevcut.
Gelelim bugüne; söz konusu inşaatla ilgili belediye yönetimi usulsüzlük olmadığı öne sürse de, valilikçe başlatılan soruşturmada hazırlanan 12 sayfalık bilirkişi raporunda inşaatın usulsüz olduğu kaydedildi!
Bu aşamada, ismi geçen tüm kamu görevlileriyle ilgili adli soruşturma başlatılması gerekir. Hem de herhangi bir şikayet beklenilmeksizin.
Her iki örnek halk deyimiyle "devede kulak" bile değil.
İşin vahimi, örnekler ve kaçak yapılar sadece Bodrum'la da sınırlı değil…
Yazık oluyor, ülkeye…